29 Mayıs 2017 Pazartesi

Fener Maraşlı Rum İlköğretim Okulu/ Fener Roman Marasli Primary School


    Urban sketching diye birşeyin adını bilmezden çok evvel çizim yapmaya staj yaparken başlamıştım. Tarihi binaların 3 boyutlu olarak modellenmesiyle alakalı bir iş yapıyorduk o zaman. Arazide toplanan verilerin, ofiste değerlendirilmesi esnasında yardımcı olması için taslaklar, krokiler tutuyorduk. Sonra birkaç defa bu işten bağımsız olarak çizime çıktım, sonrasında insanların tavırları biraz hevesimi kırdı, devam ettiremedim iki üç sene öncesine kadar. Sonrasında alıştım ve cebimde bir parça kağıt olmadan sokağa adım atamaz hale geldim. Bir yandan iyi de oldu, çizdiğim binaları yavaş yavaş yıkıyorlar. 

     Before I heard something about urban sketching, I started to draw when I was an intern. The project was about to 3D modeling of historical buildings. When we're working on it, we drew some croquis and sketches to make our office work easier. Then I tried to drew independently from this work, but later I got frustrated because of drawing in the society and gave up. Then I met urban sketchers and now it's impossible for me to go outside without a piece of paper and a pen. 

25 Mayıs 2017 Perşembe

urban sketching by Black Sea

     This sketch is from Yalıköy, a small fishing village located by Black Sea coast of Istanbul.Whole family we had a long seaside walk and then had a picnic on the beach...Since Black Sea has strong deep currents, it is not recommened to swim there but you can still enjoy watching waves..relax your eyes with the deep tones of colour blue.. despide it has been named as black" but actually colour of the sea is turquoise. I had great time there...while i was drinking my tea, did sketches of the things we collected from our seaside walk.....The things i sketched are ...batnuts (black guys at top) ..a crab (brown one)..freshly caught turbot fish...and seaholly plant (blue thorn)

19 Mayıs 2017 Cuma

Falcı bacı /Psychic

Sokak eskizi olayını New York'da ilk gördüm ve denedim..başladım...gittiğim yerlerde, elde, cepto ne kalem..kağıt varsa çizmeye çalıştım..sonrasında sora sora..deneye deneye kendimi geliştirmeye çalıştım..Bu çalışma bir kaç gün ara ile denediğim ve hep aynı yere tezgah açan, falcı hanımın eskizleri..

18 Mayıs 2017 Perşembe

Cüretkar Sarmaşıklar/Daring Climbers


     Görüş alanımın içine giren bu kadarcık yeşillik bile benim için bu manzarayı güzel kılıyor. Bu duvarlardan, çatılardan neşeyle fışkıran sarmaşıkların çabasını takdir etmemek elde değil. Kök salacakları bir avuç toprak parçası bile olmamasına rağmen koca koca binaları sarmaya kalkışmalarını görmeden geçemezdim, bu yüzden boş olduğum ilk fırsatta oturduğum yerden, bu azimli arkadaşlara defterimdeki ilk sayfayı ayırdım. 

     Even this little greeneries enough for me to make this scene beautiful. It's not possible for me to ignore these happy climbers ambition.Without a handful soil to plant, they tend to cover up whole buildings, so that I couldn't resist their attraction and set the first page of my sketchbook for them.

15 Mayıs 2017 Pazartesi

Sketching At The Field



     Arazi çalışmaları esnasında halim kalırsa, kenara oturup önümde ne varsa kağıda çiziktirmeyi seviyorum. Elbette bu tür resimleri tamamlamak her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu durumlarda da hızlı bir şekilde taslağı çizip, mürekkepleme işlemini eve bırakıyorum.  

     If i wasn't tired a lot during a field work and there is a little sketchbook in my pocket, generally, i sat on a stone and drew whatever i saw. Unfortunatelly, it's very hard for me to complete whole sketch in the 10-15 minutes field breaks. In these cases, I draw drafts quickly and leave the inking process home.

4 Mayıs 2017 Perşembe

Tea man!

Eskiz defterinden..Çaycı ve arabası...çay nefis! Salacak sahil.
From my skecthbook..Tea man and his service cart...awesome tea! Salacak Pier.

2 Mayıs 2017 Salı

Balat'da Eski Bir Ev-II / An Old House In Balat-II


     Bu yaza kadar eski İstanbul evleri denilince aklıma koca koca bahçeler içinde ahşap konaklar gelirdi. Ne yazık ki, severek okuduğum mimari tarihine eğilen insanların kitaplarında da eski İstanbul evleri konusu hemen hemen bu minvaldeydi. Oysa bu yaz Uğur Tanyeli'nin kitaplarında karşıma bambaşka bir gerçek çıktı, bunun küçük bir bölümünü size aynen kendi ağzından aktarıyorum:

Bulunabilen en eski belgeler çerçevesinde düşünülecek olursa, İstanbul'daki tek odalı evlerin, bütüne oranı 15. yy sonunda Fatih Vakfiyesi'ndeki kayıtlara göre ise %66 gözüküyor. "İstanbul Vakıf Tahrir Defteri"ndeki verilere bakılırsa, İstanbul'daki konutların 16.yy ortalarında (1546-47'de) neredeyse %38'inin tek odalı, %37'sinin iki odalı evlerden oluştuğu kestirilebiliyor. Bunun üstüne "hüceyrat" adı verilen, genellikle vakıfların sahibi olduğu tek odalı dizi konutlar da eklenecek olursa, bu oran daha da artıyor. Dolayısıyla, İstanbul nüfusunun kayda değer bir kesimi 16. yy'da tek odalı evlerde yaşıyordu. 

     Daha detaylı olarak incelemek isterseniz, ayrıntıları Uğur Tanyeli'nin yazmış olduğu, Akın Nalça serisinden çıkan "İstanbul'da Mekan Mahremiyetinin İhlali ve Teşhiri" ve "Sınır Aşımı Metinleri" adlı kitaplarda bulabilirsiniz. İşte bu evlerden çok az miktarda olanı hala ayakta, yukarıda sizlerle paylaştığım çizimde sırt sırta vaziyette bulunan minik evlerde bu geleneğin ürünü zannediyorum.