Günlerdir hepimizin heyecanla beklediği söyleşi serisine sonunda başlıyoruz. Bundan sonra belirli aralıklarla yapacağımız çizer söyleşilerini buradan takip edebilirsiniz. İlk olarak Usk İstanbul'un kurulmasında büyük emeği geçen, Şule Öztürk ile başlayacağız. İlk katıldığı buluşmadaki çekingen tavırlarının yerini son buluşmalarda gayet cüretkar hareketlere bırakırken, sizde görün başımıza nasıl bir bela aldık. Kim bilebilirdi o sevimli kızın içinden böyle bir çizim canavarı çıkacağını. Hanımefendiye çizim yeri yetiştiremez olduk. Gittiği her yerde suluboyasını ve defterini çantasından eksik etmeyen çizerimizle röportaj yapmak da kolay olmadı sayın okuyucular. O yüzden lafı uzatmadan sizi çizerimizle başbaşa bırakıyorum.
Kısaca bizlere kendini
nasıl tarif edersin?
- Kısaca kendimi İnternetten gördüğü Urban Sketcherlara özenip, bu yola girmiş ve Çapa’da gördüğü bir binaya, ben bunu çizerim deyip, gerekli malzemeleri alıp bu yola girmiş biri olarak tarif ederim.
Sen de çizemiyor musun?
- İlk başlarda öyleydi ama sonradan bi’ güven geldi. Yorumlarla, ya da kendim de değişimi görünce artık “Çizebiliyorum ya ucundan” diyebilirim.
Ne kadar zamandır USK
Istanbul ile birlikte çiziyorsun? Gruba katılmadan önce ne ummuştun, ne buldun?
- Neredeyse bir yıla yaklaştım. Gruba katılmadan önce yurtdışındaki gruplar kadar kalabalık olacağını umuyordum, fakat az kişi olacağımızı da biliyordum. Umduğum şeylerin tamamını buldum. En başından beri zaten gruptayım, yani ikinci buluşmadan itibaren. Grubun üçüncü kişisiyim. Beklediğimi buldum. Ne bekliyordum? Bana malzeme konusunda katkıda bulunabilecek, fikir olarak katkıda bulunabilecek insanlar bekliyordum. Yönlendirecek, kendi deneyimlerini paylaşacak insanlarla tanışmayı umuyordum, çünkü bu konuda yazıp çizen çok fazla insan yok Türkiye’de. Çevremde edinebileceğim malzemelerle alakalı bilgi edinmeyi istiyordum, çizilebilecek mekan önerileri ya da bu işin adabını öğrenmek istiyordum. Benden daha tecrübeli kişilerle tanışınca da beklediğimi tamamen bulmuş oldum.
Çizim yaparken hangi
malzemeleri kullanıyorsun?
- Fabriano Venezia defterimin hiç hakkını yiyemem, sonradan bir tane Moleskine defterim oldu. Kalem olarak tabiki grubun resmi kalemi olan Lamy Safari’m var. Suluboya olarak Van Gogh’un 12’li seti var. Hepsinden de çok memnunum şimdilik. Mürekkep olarak da Platinum Carbon mürekkebi kullanıyorum, Yerindeçizer’e de bu mürekkep için çok teşekkür ediyorum.
Sokakta çizim yapmak nasıl
bir duygu?
- Gayet güzel bir duygu. Kendimi ferah ve özgür hissediyorum. Bazen tabi zorlukları da oluyor özellikle kalabalık mekanlarda. Bir de oturacak yer olmayan mekanlarda sorun oluyordu, taki bir tabure edinene kadar. Katlanabilir bir tabure şart, o olunca her yerde rahatça çizim yapılabiliyor.
Tekrar tekrar çizmekten sıkılmadığın,
çizmeyi sevdiğin bir sahne var mı?
- Hep takıldığım bir obje yok ama ağaçlardan ziyade binaları daha çok seviyorum. Binaları çizmek daha çok hoşuma gidiyor diyebilirim. Binaları çizmekten zaten sıkılmam. Beni ilk buna iten de Fatih, Arpaemin'de, tam köşebaşında, dershaneye giderken gördüğüm bir evdi. Onun için binaları çizmekten sıkılmam ama bu geniş bir şey tabi.
Resimlerinde sadece güzel
olanın mı peşinden koşarsın?
- Bence ruhu olan şeyler çizilmeli. Ruhu olan bir şey eski olabilir, bakımsız kalmış olabilir, hatta çirkinliğiyle bile bir ruhu olabilir. Onun için sadece güzellikler değil, bizde bir şeyler uyandıran şeyler çizilmelidir. Bazen böyle eski, döküntü şeyler de insanda etki bırakıyor, kesinlikle onlar da çizilmeli.
Çizim esnasında başına
gelen en kötü şey neydi?
- Galata’da çok kalabalık bir saatte, Galata’ya çıkan merdivenlerde çizim yaptık. Etraftaki halkın izin almadan, defalarca fotoğrafımızı çekmeleri, laf atmaları beni çok rahatsız etmişti. Bu yüzden kalabalık saatlerde Galata’da çizim yapmayı kimseye tavsiye etmiyorum. En azından merdivenlerde yapmayın.
Severek takip ettiğin
çizerler var mı?
- Tabiki var, beni de bu işe başlamaya iten bu çizerlerdi. Hollanda’dan Sarah Schlijper diye bir çizer var, ilk ben onda görmüştüm böyle bir olayı. Daha sonra da bana ilham veren evi görünce Sarah aklıma geldi ve bende yapabilirim dedim. Kesinlikle Sarah’yı bir numaraya koyuyorum. Onun dışında da yerlilerden Yerindeçizer’i takip ediyorum. Her ne kadar iletişime geçmem uzun sürse de.
Bugüne kadar en zevk alarak
yaptığın üç çizim
- İlki her zaman özeldir ondan köşe başındaki ev benim için birinci sırada, ikincisi Balat’ta Artugurarslan ile kafede oturup karşı kafeyi, Seksenler kafeydi sanırım adı, çizdiğimiz gün. Çizdiğimiz objeler de çok güzeldi, oturduğumuz yer de çok keyifliydi. Üçüncüsü ise İrlanda gezimde çizdiğim Trinity Collage’nin Botanik Fakültesi’nin kapısı vardı. Etraf tamamen bitkilerle örtülüydü. Kapı da çok güzeldi, bitkiler de çok güzeldi. Üçüncüye de orayı koyuyorum.
Grupta taburesiz kişilere
yapılan muameleyi doğru buluyor musun?
- Taburesiz kişiler neden hala diretiyorlar gerçekten anlamıyorum. Yani bu bir ihtiyaç. İkinci gelişlerinden itibaren edinmeleri lazımdı. Bir an önce almaları lazım. Fazla direnmesinler artık. Herkes rahat etsin. Çünkü mesela birileri oturacak yer bulamayınca ben de kendi üzerimde sorumluluk hissediyorum. Bir yer bulalım, bir şey yapalım gibisinden düşünüyorum. Bir tabure edinseniz ne güzel kaplumbağa gibi yanınızda taşıyacaksınız ve istediğiniz yerde çizim yapabileceksiniz arkadaşlar. Alın artık şu tabureyi!
Şartlardan bağımsız olarak nereyi çizmek isterdin? desem.
- Odamda bir tane tablo var, Paristen bir kafe manzarası, çok güzel bir resim. O beni çok etkilemiştir. Orayı çizmek isterdim bu ekiple, herkes orayı çizse çok güzel olurdu. Çünkü o resim çok hoşuma gidiyor gerçekten.
Hangi buluşmadan sonra çizimlerinin değiştiğini gerçekten
hissettin?
- Çizimimin değişmesi ikinci, üçüncü buluşmalardan sonra oldu, Ama ilk buluşmadan itibaren binalara bakış açım değişti. Yani mesela tarihi yapıların, bir binanın üstüne çıkılan kaçak kat dikkatimi çeker oldu, o işlemelerden detaylardan yoksun kısımlar falan. Gün batımında binalara düşen gölgelere çok dikkat eder oldum. Mesela bu binayı hangi zamanda çizsem bu gölgeler daha güzel olur diye düşünmeye başladım.
Aramıza katılmayı düşünüp, çekinenlere söyleyecek bir sözün var mı?
- Hiç kuşku duymasınlar. Direk ilk boş haftasonlarında, ilk müsait buluşmaya kesinlikle katılsınlar aramıza. Korkularının çok yersiz olduğunu görecekler. Burada hepimiz amatörüz ama sonradan tavsiyelerle, önerilerle çizimlerimiz çok güzel bir seviyeye geliyor. Herkesin bunu yaşaması lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder