17 Haziran 2018 Pazar

Bir çizeri tanımak mı istiyorsunuz, ondan suluboyasını isteyin...

Bir çizeri tanımak mı istiyorsunuz, ondan suluboyasını isteyin...
     Bizlere emanet edilen şehri koruma konusunda sınıfta kaldığımız ortada. Ancak birileri "Zaten olan olmuş, biz ne yapabiliriz ki?" diye boşvermek yerine, elinde kağıdı kalemi sokağa çıkıyor ve imkanları ölçüsünde bu şehri her yönüyle kayıt altına almaya çalışıyor. Bu kahramanlardan birisi de arkadaşımız Sena Öztürk. Kendisi epeydir buluşmalarımıza katılıyor, daha da güzeli aramıza yeni katılan arkadaşlara yardımcı oluyor. En son buluşmadan sonra kendisi ve iki suç arkadaşını kaçak kırtasiyeye götürürken yakalanmışlığı bile var. Kendisiyle tanıştığımız için biz çok mutlu ve şanslı hissediyoruz, bu hafta sizin de onu yakından tanımanızı istedik. Kendisiyle bir çok buluşmada birlikte olmayı ümid ederken sorularımızı yönelttik. İşte sorularımız ve Sena'nın verdiği cevaplar.
Kısaca kendini nasıl tarif edersin?
     Kendimi imkanları ölçüsünde hayallerinin peşinde koşmaya çalışan bir kız olarak tarif edebilirim.

Sen de çizemiyor musun?
     Ben çizemiyorum, çizebileceğimi düşünmüyorum, sadece ne istersem onu yapmaya karar verdim artık. Çünkü belli kuralları düşündüğüm zaman daha çok baskı altında hissettiğimi fark ettim. Bunun sonucunda da çizerken en önemli şey olan hislerimi kaybettiğimi düşünüyorum çok fazla kurallara takılı kaldığımda, şunu nasıl yapmalıyım dediğimde. O yüzden işin doğasına bırakmak kısmı da var. Önemli olan noktalar elbette var, onlar aklımızın bir köşesinde zaten, ama çok ayrıntıya girmemeyi tercih ediyorum.


Ne kadar zamandır USK Istanbul ile birlikte çiziyorsun, gruba katılmadan önce ne ummuştun, ne buldun?
     Gruba katılmadan önce çok stresliydim, çünkü okuldaki hocalarımızdan biri Ahmet Hoca vardı, okulda bize sürekli gelin demesine rağmen Instagram’daki eskizlerinizi görünce korkuyordum çünkü bu kadar insan oturup bana yardım mı edecek, tek dertleri ben mi olacağım diye düşünüyordum. Karakter olarak ben ne kadar cana yakın biri olmak istesem de yeni tanıştığım insanlara karşı bunu yapamıyorum. Kolay adapte olan bir insan değilimdir aslında ama her şey bir anda oldu. İnsanlar hep yardım etti. Hatalarımı eleştirmek yerine neler yapabileceğime dair şeyler söylediler tavsiye istediğim zaman ve sürekli desteklediler.

Sen çizim yaparken hangi malzemeleri kullanıyorsun?
     Birkaç tane marker kalemim var onları kullanıyorum. Kesik uçlu fırçalar kullanmaya başladım iki hafta önce. Daha çok suluboya kullanıyorum. Sonrasında mürekkepli kalemle çizimi şekillendiriyorum. Genelde böyle geçiyor ama marker kullanmayı çok istiyorum ilerleyen zamanlarda.


Sokakta çizim yapmak nasıl bir duygu?
     Çok güzel, ben aslında insanların aşırı ilgisinden de dikkatim dağılmıyor. Sanırım böyle düşünme sebebim de mimarlığı seçme nedenim. Bazı insanlar sevebilir ama bazıları sevmeyebiliyor. Sanırım ben çizim yaparken insanların beni izlemesinden mutluluk duyuyorum. Sokakta birçok şey var, çizebileceğin bir sürü şey bulabilirsin. Bir sahneyi çizerken o havayı solumak da bu işi muhteşem yapan şey.

Neden fotoraf çekip gitmek varken resim çizmek?
     Gördüğüm şeyin benim ellerimde yeniden doğuşunu görmek istiyorum.

Güzel olanın mı peşinden koşarsın dedik rahat olanın dedi

Resimlerinde sadece güzel olanın peşinde mi koşarsın?
     Ben bazen karmaşıklığa dikkat ediyorum. Onları çizmeyi seviyorum. Bilmiyorum. Sadece güzel olduğu için bir şeyi çizmeye çalışmıyorum, ama bunu yapmamın bir sebebi var mı bilmiyorum.

Sokakta çizim esnasında başına gelen en kötü durum neydi?
     Az önce, çizim esnasında Ceyda’nın yanına bir polis geldi ve ne çiziyorsun diye sordu. Ceyda bir ağacı çiziyordu ve polis dedi ki: “Kızlar zaten ne çizecek, ya ağaç ya tavşan çizerler.” Dedi. Bu çok saçma bir olaydı.

"Eskiden çizemeyen ama gururlu bi kız vardı hatırladın mı?" bakışı
Bu zamana kadar en çok zevk alarak çizim yaptığın ilk üç yer?
     Cihangir buluşması, Deniz Müzesi çok güzeldi, son olarak da Sultan Ahmet buluşması.

Grupta taburesiz kişilere karşı tutunulan tavrı doğru buluyor musun?
     Kesinlikle yanlış  buluyorum, insanın kendine yük etmesi durumu var o ayrı zaten. Bir de şöyle bir durum var ki: Bir insan tabure almak istemiyorsa, bu kadar üstüne gelinir mi. Yani röportaj sorularından birinin bu soru olması bile beni çok kırdı. Tabure almayı düşünmüyorum.

Şartlardan bağımsız olarak bir eskiz buluşması düzenlesek, neresi olsun isterdin?
     Barselona’yı çizmek isterdim.



Hangi buluşmada çizimlerinin yavaş yavaş oturduğunu hissettin?
     Cihangir buluşmasında oldu, yeni oldu hem de.

Son olarak katılmak isteyip cesaret edemeyenlere söyleyecek sözün var mı?
     Ben gelmeden önce çok korkmuştum, yapamayacağımı düşünüyordum. İnsanların buluşmalarda yaptığı eskizler gözümde büyüyordu. Sonra katılmaya karar verdim. İlk gün çizdiklerimin diğerlerinden çok daha aşağı seviyede olduğunu düşündüm, ama devam ettim çünkü o süreç o kadar eğlenceli ki. O iki üç saatlik buluşmalarımız o kadar eğlenceli, o kadar öğretici ki. Devam ettim bir şekilde ve çizimlerimin yavaş yavaş dönüştüğünü hissettim. Bu o kadar mükemmel bir şey ki. Birlikte geliştiriyoruz çizimlerimizi. Burada en iyi olan da, en kötü olan da her gün geliştiriyor kendisini ve bu süreci izlemek, deneyimlemek çok güzel bir duygu. Kimse seni yargılamıyor, sadece senin daha iyi olmanı istiyor. Yahut bir şey sorduğunda içtenlikle cevap veriyor. Buradaki insanlar kendimizi geliştirmemiz için ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar.

1 yorum:

  1. Tabure Almıcamm Lan ı saygılı ve kendinden emin ve saygı çerçevesinde ifade eden Sena kızımıza sevgiler ve alkışlar.
    Kısaca ben kendim için çiziyorum ve bsizlerle olmaktan mutluyum diyor.
    Kızların sadece ağaç ve tavşan çizebileceği ön yargısına içindeki Frida isyan ediyor.
    Bende ki ilk madde başıkları bunlar. Güzel bir şöyleşi olmuş.
    Burdan tüm çizerlere bir sitemim var. Neden çizerler de buraya yorum bırakmıyor?
    Bu denli zor icra edilen bir konuda daha sıkı durulduğu gösterilmiş olmaz mı?
    Ali Abi den herkese sevgiler...

    YanıtlaSil